Apr 9, 2010

Oyungezer Roportaj

- Öncelikle biraz kendinizi tanıtır mısınız? Nasıl başladı kariyeriniz, neler yaptınız bugüne kadar, nerelerde çizdiniz?

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünde okudum, ilk illüstrasyon sergimi öğrenciyken açtım. Okuldan hemen sonra o dönem Lombak'ta çizen Oky'nin çizimlerimi görmesi ve beni Galip Tekin'le tanıştırmasıyla çizgiroman maceram başladı. 5 sene Leman , L-Manyak ve Atom dergilerinde çizdim. Bu süre içinde reklam ajanslarıyla çalışmaya da devam ettim. 2009 senesinde üye olduğum Deviantart sitesinde editör Michael Woods'un benimle bağlantıya geçmesiyle ilk yurt dışı çalışmamı Image Comics'ten yayınlanan 'Outlaw Territory' albümüne çizdim (yazar Frank Beaton). Yurt içi ve yurt dışı olmak üzere çeşitli ülkelere kısa öyküler ve kapaklar çizdim.

-Şuan neler yapıyorsunuz?

Şuan iki öykü çiziyorum; biri yine Michael Woods ile 'Children of Darwin'' isimli bir öykü, diğeri ise ''Less Then Three" isimli albüm için 'Lucid' isimli öyküyü çiziyorum. Yazarı Richard Caldwell, editör Len Wallace. Bunun haricinde sketch card ve Star Wars sayıları için Darth Vader kapağı çiziyorum. Amerika'ya iş yaptığım süre içinde yazar ve editörler konusunda çok şanslı oldum.

- Yaptığınız iş inanılmaz bir hayal gücü gerektiriyor. Hayal gücünüzü neyle besliyorsunuz?

İzolasyon ve bilgi ile besliyorum. Roman, gazete ve araştırma okumayı çok seviyorum. Sosyal yaşantım yok denecek kadar az. İşimin gerektirdiği toplantılar ve malzeme alışverişi haricinde evden çıkmam, tv izlemem, sinemaya ya da her hangi bir cafe'ye gitmem, çok gerekmedikçe telefon da kullanmam. Hayalgücünün gezerek görerek sosyalleşerek beslendiği genel kanısının tam tersine inanıyorum ve faydasını görüyorum.

- Okurlarımız arasında mutlaka sizin yolunuza benzer yollardan gitmek isteyenler vardır. Onlara verebileceğiniz tavsiyeler var mı?

Çizgilerine güvenerek radikal kararlar vermemelerini tavsiye ediyorum. Bana gelen maillerin büyük bir kısmı 'okulu bırakıp çizgiroman sanatçısı olmak istiyorum' şeklinde oluyor. Dünyanın en büyük yeteneği bile olsalar realist davranmalarını ve mutlaka bir üniversite bitirmelerini tavsiye ediyorum. Eğitim olmadan hiçbirşey olmaz, olunmaz. Bunun haricinde vizyonlarını geniş tutmalarını ve çizgiromanın ülkemizde olduğu gibi mizah dergilerinden ibaret olmadığını hatırlatmak istiyorum. Son olarak da bol bol skeç çizmelerini ve kolay çizebildikleri değil de, çizmekte zorlandıkları şeylerin üzerine gitmelerini tavsiye ediyorum.

- Hem çizgi roman hem de mizah dergisi geçmişin var. Türkiye'de mizah dergileri çizgi romanlardan daha fazla ilgi görüyor ve takip ediliyor. Sen neye bağlıyorsun bu durumu?

İlgi ve takip görmüyor değil, insanımıza çizgiroman sunulmuyor. Bu konudaki fikirlerim çok sert ve çoğu kişiyi de kızdırabiliyorum. Bence bu durum okuyucudan değil, tamamen editörlerimizden kaynaklanıyor. Dergi sahipleri, editöryel kadro tek tip mizah anlayışından vazgeçemiyorlar, stil sahibi bir mizahçı keşfediliyor ve ardından kopyaları türüyor ve editörler de bu durumu destekliyor 'aha bu tuttu, yüklenin!' der gibi.. Kendi içlerinde ayrılsa da, her on yılda popüler kadro değişse de şu an her hangi bir dergiyi açtığınızda yüzlerce tek sayfa komik öykü, yüzlerce sıkış tepiş karikatür fakat en fazla dört beş adet farklı çizgi stili ya da espri anlayışı görebiliyorsunuz.

Editörlerin bakış açıları inanılmaz dar ve trendlere karşı korkaklar, yirmi yıldır aynı kapaklar, yirmi yıldır aynı dergi tipi, aynı karakterler, üçüncü sayfa, aynı renkler, aynı amatör köşesi.. Bir de editör geçinen bir grup karikatürist var, sorsanız iki tane sanatçı adı sayamayan, wacom'u vakum sanan, çizgiyi pipi çizmekten ibaret, çinilemeyi tükenmez kalemle üzerinden geçmek, renklendirmeyi mause ile sarıya boyamak olarak bilen fakat iş ego kısmına gelince dünyaları yarattığını sanıp genç yetenekli çizerleri terbiyesizce kaçırtarak saltanatını sürdüren bir grup bu. Yanımda yaşanan bir olay, çocuk çizimlerini getirmiş, adamın önüne sunmuş gözünün içine bakıyor, adam da ' senin saçın niye uzun lan, metalci misin, git kes de gel' diyerek (üstelik dünyanın en komik esprisini yaptığını sanıp) gülüyor. Bu çocuk bir daha gelir mi? Ego manyağı olmamış, konumunu sindirebilmiş gerçekten çok çok az çizer var.

Neden periyodik reel çizgiromancılarımız sadece Ersin Karabulut ve Kenan Yarar'dan ibaret? Yüzlerce güzel sanatlar mezunu var, onlar kadar iyi çizebilecek yok mu sanıyorsunuz koskoca ülkede? Deviantart sitesindeki çizerlerimize bir bakın. Yüzlerce var fakat yönlendiren ya da keşfeden yok, çizimlerini bastırabilecekleri platform yok çünkü editörler reel çizgi ve çizgiroman görmek istemiyorlar. Okuyucuya sunulmadığı için de herhangi bir pazar oluşmuyor.

Çizgiromanlarını yayınlatmak isteyen gençlere Gölge Dergi'yi öneriyorum, trajı sürekli yükselişte olan bir web çizgiroman dergisidir.

1 comment:

oktayesgin said...

Sizden ilginç şeyler öğrendim,röp çok iyi.